Halil Memiş'le Büyükşehiri Konuştuk

Halil Memiş'le Büyükşehiri Konuştuk

İçişleri Bakanlığı Başkontrolörü ve MİARGEM Başkanı Halil Memiş'le büyükşehir üzerine yaptığımız röportaj

Ülkemizde mahalli idareler, özellikle de belediyeler hizmet açısından önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemiz mahalli idareciliğinin önemli isimlerinden biri olan, aynı zamanda Akçaabatlı olan ve mahalli idareler konusunda ülke düzeyinde önemli bir yere sahip Mahalli İdareler Araştırma ve Geliştirme Merkezi (MİARGEM)’nin de Başkanlığını yürüten Halil MEMİŞ ile büyükşehiri ve dolayısıyla Trabzon’u konuştuk.Doğu Karadeni Belediyeler Birliği'nin eski genel sekreteri Memiş, İçişleri Bakanlığı'na bağlı başkontrolör görevini de hâlen daha yürütüyor. Memiş, 12 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olmuştu.

Röportaj: Berkant PARLAK

Berkant Parlak: Trabzon’un son zamanlardaki en önemli gündemlerinden biri, Trabzon’un büyükşehir yapılması hususu. Gelişmeler hakkında bilgi verir misiniz?

Halil Memiş: Bilindiği gibi yıllardır Trabzon’un büyükşehir yapılması gündemdedir. 2005 yılında yapılan değişikliklerle büyükşehir olacak yerlerde yaşayan, yani büyükşehir sınırları içerisindeki alanda yaşayan nüfusun 750 bin’in üzerinde olması kriteri, birçok ilde büyükşehir yapılanmasında farklı bir düşünceyi ön plana çıkarmıştır. Bu düşünce de, nüfus kriterini sağlayabilmek için tüm il mülki sınırlarının büyükşehir sınırları içerisine alınması düşüncesidir. Zaten Trabzon ancak bu şekilde nüfus kriterini sağlamaktadır.

Hükümet yetkilileri, 2011 genel seçimlerinden önce Trabzon’un büyükşehir olacağını defalarca söylemişler, yine 2011 genel seçimlerinde, Trabzon’un büyükşehir olması hususu siyasetin ana unsurlarından birisi olmuş, seçim sonrası hemen gerçekleştirileceği söylenmiştir.

Bugün gelinen noktada ise, bir çalışma yapıldığı ifade edilmekle birlikte, çalışmanın çerçevesi ve ne zaman gerçekleşeceği konusu kapalı kutu olarak önümüzde durmaktadır.

B.P: Terör sorununun büyükşehirin gerçekleştirilmesini etkilediğini söyleyebilir miyiz?

H.M: İlk bakışta terör sorunu ile büyükşehir yapılmasının ilgisinin ne olacağı sorgulanabilir ve ilgisi yok denebilir. Ancak, konuyu akademik düzeyde ve teorik olarak değerlendirmeye tabi tuttuğumuzda, sürecin ülkemizdeki ayrılıkçı terörden bağımsız olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılır.

Özellikle kamuoyuna yansıyan şekliyle, büyükşehir yapılanmalarında yerel siyaset unsuru olan yerel yöneticilere daha fazla yetki verilmesi ve yerel yönetimlerin daha fazla yetkilerle donatılmasının düşünüldüğünü görüyoruz. Ülkede ayrılıkçı güçlerin cirit attığını, doğu ve güneydoğuda alternatif devlet yapılanmaları çalışmalarını illegal olarak yürüttüklerini, anayasal düzeni ve üniter yapıyı bozmak için ellerinden gelen çabayı sarfettiklerini düşündüğümüzde, düşünülen değişikliklerin bu konjonktürde terörden bağımsız düşünülmesinin imkansız olduğu ortaya çıkmaktadır.

Büyükşehir yapılanması veya mahalli idarelerin yetkilerinin artırılması, yalın haliyle sadece mahalli idarelerle dolayısıyla belediyelerle ilgili bir husus değildir. Bu, aynı zamanda ülkenin genel idari yapısını ve yönetim biçimini de etkileyen bir durumdur. Bu nedenle, bu konunun enine boyuna düşünülmesi, merkezi idarenin ağırlığını, etkinliğini ve gücünü zayıflatacak, mahalli idarelerle merkezi idarenin ahengini bozacak ve üniter yapıyı zedeleyecek yapılanmaların oluşmaması için herkes duyarlı olmalıdır.

B.P: Bir mahalli idareler uzmanı olarak siz, Trabzon’un büyükşehir olmasına nasıl bakıyorsunuz?

H.M: Halil MEMİŞ’in, Trabzon’un büyükşehir yapılmasını istediği herkesin, özellikle Trabzon kamuoyunun malumudur. Yani Trabzon Belediyesi, büyükşehir belediyesi statüsüne kesinlikle kavuşturulmalıdır.

Trabzon, yıllar önce büyükşehir olması gerekirken olamamıştır. Bunun değişik nedenleri vardır. Bunlardan en önemlisi de, siyasi konjonktürün getirdiği ilişkiler karmaşasıdır.

B.P: Trabzon’un büyükşehir olacağı her zaman gündemde olmasına rağmen, Trabzon kamuoyu büyükşehir uygulaması konusunda doğru şekilde bilgilendirilmemektedir. Sizce büyükşehir uygulaması nedir veya ne değildir?

H.M: Doğru söylüyorsunuz. Vatandaşı doğrudan etkileyecek bir düzenleme düşünülüyor. Vatandaş bunun teknik yönleri, getirileri ve varsa götürecekleri konusunda bilgilendirilmiyor. Kamuoyunda da bu konuda büyük bir bilgi kirliliği oluşuyor.

Büyükşehir uygulaması konusunun daha iyi anlaşılabilmesi için, ülkemizdeki mahalli idareciliğin hukuki boyutuna kısaca değinmekte fayda görüyorum.

Mahalli idarecilik, bir buçuk asra yakın süredir, Türk Hukukunda ve idare yapısında yer almaktadır. Anayasalarımıza göre bazı farklılıklar olsa bile genel hatlarıyla günümüze kadar aynı çizgiyi takip etmiştir.

Anayasalarımıza göre, mahalli idareler Türk idari yapısının bir bölümüdür ve bütünün içinde yer almaktadır.

Ülkemizde büyükşehir uygulaması, 1982 Anayasamızda yer alan özel bir düzenleme ile başlamıştır. Bu uygulama, nitelikleri, görev ve yetkileri farklı olan belediyelerin varlığı sonucunu doğurmaktadır. Bu uygulama nedeniyle; işleyişleri ve birbiriyle ilişkileri farklı olan Büyükşehir Belediyeleri, Büyükşehir İlçe Belediyeleri ve diğer belediyeler ayırımı ortaya çıkmaktadır.

Büyükşehir belediyeleri, şemsiye belediye görevi gören bir özelliğe sahiptir. Büyükşehir Belediyelerinin yapılanmaları, diğer belediyelerden farklılıklar arz etmektedir. Esas itibariyle diğer belediyelerde, belediye sınırlarının iç içe girmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Buna karşılık büyükşehir belediyesi uygulamasının olduğu yerlerde, büyükşehir belediyesi aynı zamanda büyükşehir ilçe belediyelerinin tamamının kapsadığı alanı ihtiva eden bir yapıya sahiptirler.

Büyükşehir belediyesi uygulaması olmayan yerlerde veya illerde, her bir belediyenin sınırı, diğer belediyelerin sınırlarından ayrıdır. Çakışma veya kesişme, matematik deyimiyle yerleşimlerde ortak küme tabir edeceğimiz alanlar söz konusu değildir. Buna karşılık, büyükşehir uygulaması olan yerlerde, büyükşehir belediyesi ile her bir büyükşehir ilçe belediyesinin sınırları içerisinde kalan yerler her iki belediye açısından ortak alanlardır.

Hukukumuzda belediye; belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi olarak tanımlanmaktadır.

Bu genel belediye tanımının yanında, büyükşehir belediyesi ve büyükşehir ilçe belediyesi için de ayrı tanımlamalar mevcuttur.

Büyükşehir belediyesi hukukumuzda, en az üç ilçe belediyesini kapsayan, bu belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan; kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan; idarî ve malî özerkliğe sahip ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişisi olarak tanımlanmıştır.

İlçe belediyesi ise, büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçe belediyesi olarak tanımlanmıştır.

Tanımlardan anlaşılacağı üzere, bir büyükşehir belediyesinden bahsedilebilmesi için, o büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde en az üç büyükşehir ilçe belediyesinin de bulunması gerekmektedir.

Yine hukukumuza göre, belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar. Büyükşehir uygulaması olan yerlerde ilçe belediyeleri ile büyükşehir belediyelerinin görev, sorumluluk ve yetki alanlarının nasıl belirleneceği üzerinde durmak gerekmektedir. Zira, büyükşehir belediyesinin kendisine ait başka hiçbir belediyenin sınırında olmayan bir alanı bulunmamakta, büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde yer alan alanların tamamı ayrı ayrı olmak üzere ilçe belediyelerinin sınırları içerisinde kalmaktadır. Diğer bir ifade ile, büyükşehir belediyesi sınırları, içerisinde bulunan tüm büyükşehir ilçe belediyelerinin sınırlarının toplamından oluşmaktadır.

B.P: Tam bu noktada, sorulması gereken en önemli sorunun; Belediyelerin görev, yetki ve sorumluluk alanı belediye sınırlarını kapsayacak ise, büyükşehir belediyeleri ile büyükşehir İlçe belediyeleri arasında bu ayrımın nasıl yapılacağı? olduğunu düşünmekteyiz. Sizce bu nasıl yapılabilir?

H.M: Yürürlükte bulunan Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nun hükümleri çerçevesinde konuya yaklaşmak ve değerlendirmek gerekmektedir. Ancak, unutulmamalıdır ki, Hükümetin üzerinde çalıştığı ve yeni 13 tane daha büyükşehir oluşumunu sağlayacak ve mevcut büyükşehirlerin de sınırlarını değiştirecek kanun çalışmalarının TBMM’de Kanunlaşmasıyla bazı hükümler değişecektir. Bu nedenle, bugün itibariyle yürürlükte olan bazı hükümler değişmiş olabilecektir. Buna karşılık burada ifadeye çalışacağımız hususlar, ana esasları itibarıyla değişmeyecektir.

Bilindiği üzere belediyeler, belediye sınırları içerisinde görevli ve yetkilidirler. Belediyelere verilen görevlerin tamamını, belediye sınırları içerisinde o sınırlar hangi belediyeye ait ise o belediye tarafından yerine getirir. Buna karşılık, büyükşehir belediyesi uygulaması olan yerlerde, büyükşehir belediyesi ile büyükşehir ilçe belediyeleri arasında Kanunla yapılmış bir görev dağılımı söz konusudur.

B.P: Bu noktada, büyükşehir belediyesi ile büyükşehir ilçe belediyelerinin birbirinden farklı olarak yürütecekleri bazı hizmetler hakkında bilgi verebilir misiniz?

H.M: Büyükşehir belediyeleri ile büyükşehir ilçe belediyeleri arasında kanunla yapılmış bir görev taksimatı vardır. Daha doğrusu, bazı hizmetleri her ikisi yürütürken bazı görevler alan itibariyle de nitelik itibariyle de büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyeleri arasında ayırıma tabi tutulmuştur.

Bu kapsamda; nazım imar plânını yapmak, büyükşehir ilçe belediyelerinin nazım plâna uygun olarak hazırlayacakları uygulama imar plânlarını, bu plânlarda yapılacak değişiklikleri, parselasyon plânlarını ve imar ıslah plânlarını aynen veya değiştirerek onaylamak ve uygulanmasını denetlemek, Gecekondu Kanunu’nda belediyelere verilen yetkileri kullanmak, büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak, ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak, durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek, büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak, yolcu ve yük terminalleri, kapalı ve açık otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek veya ruhsat vermek, büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, büyükşehir sınırları içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek, su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak gibi belli başlı hizmetleri büyükşehir belediyeleri yürütecektir.

Buna karşılık kanunlarla münhasıran büyükşehir belediyesine verilen görevler dışında kalan görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak, büyükşehir katı atık yönetim plânına uygun olarak, katı atıkları toplamak ve aktarma istasyonuna taşımak, defin ile ilgili hizmetleri yürütmek gibi diğer görevleri de büyükşehir ilçe belediyeleri yerine getirecektir.

Burada belirtilen görev ve yetkiler, unutulmamalıdır ki, büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyelerinin yürüteceği görevlerin sadece bir kısmıdır. Öyle zannediyoruz ki burada verdiğimiz örnekler, büyükşehir belediyeleri ile büyükşehir ilçe belediyeleri arasındaki görev ve yetki ayrımının anlaşılmasına ışık tutmuştur.

Bu açıdan bakıldığında, büyükşehir uygulaması hemen hemen tüm fonksiyonların büyükşehir belediyesi tarafından kullanıldığını, büyükşehir ilçe belediyelerinin ise hem büyük şehir belediyelerine hem de diğer belediyelere oranla daha az yetki ve görevle donatılmış olduğunu net bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.

B.P: Görüldüğü kadarıyla büyükşehir belediyeleri hizmetler açısından baskın konumda bulunmaktadır. Bu uygulamada sıkıntı doğurur mu?

H.M: Tespitiniz doğru. Hatta, bilgi sahibi olduğumuz kadarıyla yapılması düşünülen yeni düzenlemelerde büyükşehir belediyeleri daha fazla yetkiyle donatılmaktadır. Gerek altyapı hizmetlerinin, gerek ulaşım hizmetlerinin yürütülmesi ve gerekse imar denetim yetkileri dikkate alındığında, özellikle Büyükşehir Belediyelerinin Büyükşehir İlçe Belediyeleri üzerinde, büyük bir vesayet yetkisinin olduğu, büyükşehir ilçe belediyelerinin, Kanunla düzenlenmiş görevleri dikkate alındığında fonksiyonsuz bir durumda kaldığı değerlendirilebilirler. Kentin gelişimine, genel olarak kentsel vizyona karar veren merci büyükşehir belediyeleri olarak gözümüze çarpmakta, ilçe belediyeleri ise sadece kentin belirli ve çok sınırlı alanlarında alt yapı çalışmaları, bu da sokak ve kaldırım çalışmasından öteye geçememektedir, onun haricinde sosyal ve kültürel uygulamalar da bulunmaktadır.

B.P: Anladığımız kadarıyla, Trabzon’un büyükşehir yapılmasına ilke olarak taraftarsınız. Ancak, bildiğimiz kadarıyla tüm il sınırlarını kapsayacak büyükşehir yapılanmalarına da karşısınız? Bu konuyu biraz açar mısınız?

H.M: Evet. Büyükşehir uygulamalarının tüm il mülki sınırlarını kapsamasının bir çok sakıncasının olduğunu düşünenlerdenim. Mevcut siyasi iktidar geliştirdiği bir strateji ile büyükşehir belediyesi yapılanmalarında, illerin mülki sınırlarını kapsayacak şekilde oluşturma yöntemini uygulamaya koyacağını kamuoyu önünde açıklamıştır. Bizde, vicdani sorumluluğumuz gereği, düşüncelerimizi kamu oyu ile paylaşmayı yeğliyoruz. Bu herhangi bir muhalif düşünce ile değil, sadece daha doğruya ulaşabilmek için yapılan bir hareket olarak değerlendirilmelidir.

Düşünülen sistem ile birlikte, mevcut tüm büyükşehir yapılanmalarında, illerin mülki sınırları içerisinde kalan tüm yerleşimler büyükşehir sınırını oluşturacak şekilde tanzim edilecek, yapılacak yeni büyükşehirler de, tüm il mülki sınırlarını kapsayacak şekilde düzenlenecektir. Bu durum Trabzon için de geçerli olmaktadır.

İl sınırları içerisinde il özel idareleri ve belediyeler, yetki alanları içerisinde yatırımcı yerinden yönetim kuruluşları olarak kendilerini göstermektedir. Bunun yanında merkez ilçeler ve diğer ilçelerde köylerden oluşan ve başkanlığını mülki amirlerin yaptığı Köylere Hizmet Götürme Birlikleri de yatırımcı özellikleriyle ortaya çıkmaktadır. İl özel idareleri ve Köylere Hizmet Götürme Birlikleri, belediye sınırları dışında görevli ve yetkili kuruluşlardır. Zira il özel idareleri, kısmen belediye sınırları içerisinde de yetkilidirler. Tüm il sınırlarının büyükşehir belediyesi yapılanmasına dahil edilmesi, bu iki kuruluşu fonksiyonsuz hale getirecek, en azından fonksiyonlarını azaltacaktır.

Ancak, elde ettiğimiz ve kesin olmayan duyumlardan birisi de, yeni çalışmaların içerisinde bir alternatif olarak büyükşehir yapılanması yapılan tüm illerde, il özel idarelerin durumunun da tekrar gözden geçirileceğidir. Kesinleşmemiş olması ve sadece duyumda kalması nedeniyle konu üzerinde, şimdilik değerlendirme yapmayı erken görmekteyiz.

Ancak düzenlemeler nasıl olursa olsun, büyükşehir belediyelerinin sınırlarının tüm il mülki sınırlarını kapsaması, büyükşehir belediyelerini ve büyükşehir belediye meclislerini ön plana çıkaracak, merkezi idarenin temsilcisi olan Vali ve Kaymakamları ikinci plana, hatta sembolik konuma itecektir. Böylece, merkezi idarenin denetimi ve gözetiminin zayıfladığı, kullandığı yetkilerin hemen hemen ortadan kalktığı bir yapılanma ortaya çıkacaktır. Vardığımız bu sonucun sadece Trabzon açısından değil, ülkemizin hassas bölgeleri açısından da değerlendirilmesi uygun olacaktır. Kaldı ki bu konu da, ayrı bir imcelemeye konu olacak kadar teferruatlı ve ayrıntılı değerlendirmeye ihtiyaç duyan bir konudur. Umarız ki, bu ve benzeri uygulamalar, üniter yapımıza uzun vadede zarar verecek ve zaafiyete uğratacak sonuçlar doğurmaz.

Trabzon özelinde ise, büyükşehirin tüm il sınırlarını kapsıyor olması, korkarız ki kırsal kesime belediye hizmetlerinin götürülmesini sekteye uğratacak, zaten yok olmak üzere olan tarım ve hayvancılığı daha da kötü duruma düşürecektir.

B.P: En çok merak edilen konulardan biri de, büyükşehir yapılanmasının gerçekleştirilmesi halinde vatandaşların oylarını ne şekilde kullanacağı konusundadır. Yani yerleşimlerdeki vatandaşlar oylarını nerelere kullanacaktır?

H.M: Öncelikle bir hususu tespit ederek konuyu açıklamamız gerekmektedir. Büyükşehir belediye sınırlarının tüm il mülki sınırlarını kapsaması halinde, köylerin tüzel kişilikleri sona erecek ve köy muhtarlıkları kalmayacaktır.

Bu duruma göre mahalli seçimlerde seçmenler; mahalle muhtarlıkları, ilçe belediye meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları ve il genel meclis üyeleri için oy kullanacaklardır.

Büyükşehir olan yerlerde, büyükşehir belediye meclisi üyelikleri için seçim yapılmaz. Büyük şehir belediye meclisleri, her bir ilçe belediye meclisleri üye sayısının her ilçe için beşte biri alınmak suretiyle bulunacak toplam sayı kadar üyeden teşekkül edecektir. Yani, büyükşehir belediye meclisi, ilçe belediye meclis üyelerinin beli bir sayısından oluşmaktadır.

B.P: Büyükşehir Belediyesi oluşmasıyla, vatandaşların hayatında neler değişecektir?

H.M: Büyükşehir belediyesi oluşmasıyla bazı şeyler değişecektir. Verilecek olan hizmetlerin mercii değişecektir. Daha öncede belirttiğimiz gibi, büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyelerinin görev ve yetkileri bir ayırıma tabi tutulmuştur. Buna paralel olarak birçok şey değişecektir. Mesela, su hizmetlerini artık belediyeler değil, büyükşehir belediyeleri bünyesinde kurulacak su ve kanalizasyon idareleri verecektir. Yine, kanalizasyon hizmetleri de belediyelerce değil belirtilen idarelerce yürütülecektir. Vatandaşların bulundukları konuma göre, imar işleri ile çalışma ruhsat işlemleri büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından yürütülecektir. Kısacası, vatandaşın hizmetlerde muhatapları değişecektir. Aynı durum toplu taşımada da söz konusu olacaktır.

Bunun yanında, mali külfetler konusunda da değişiklikler olacaktır. Emlak vergisi konusunda, şu an uygulanan oranlar, büyük şehir belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde % 100 artırımlı uygulanacağından, bu ek bir külfet olarak karşımıza çıkacaktır.

Bunun yanında, çoğunluğu kırsal olan, özellikle tarım alanı fazla olan illerde, yoğun imarlaşma talepleri sonucu, tarım ve hayvancılık zarar görebilir. Bu nedenle, il düzeyinde yapılacak planlamada çok dikkatli davranılmalı, imar rantının çekiciliğine önlem alınmalı, tarım alanları muhafaza edilmeli, hayvancılığın gelişmesi için özel düzenlemeler yapılmalıdır.

B.P: Son olarak eklemek istediğiniz hususlar var mı?

H.M: Esasında, büyükşehir konusu çok geniş bir çerçeveden ele alınması gereken bir konu. Konunun ülkenin idari yapısı, yönetim sistemi ile ilgili yönlerinin yanında, hizmet sunumunu etkileyen yönlerinin de çok iyi değerlendirilmesi ve tartışılması gerekir.

Özellikle şunun bilinmesini isterim. Burada sizin sorularınıza verdiğimiz cevaplar ve yaptığımız değerlendirmeler, bugünkü hukuki durumla ilgilidir. Duyumlarımızda, farklı yapılanmalarında olabileceği vardır. Net bilgileri, yasal çalışmalar tamamlandığında daha iyi verebileceğimizi düşünüyorum.

Sizin sağladığınız bu imkanla, çok azda olsa kamuoyunun aydınlanacağını düşünüyorum. Bundan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Bu vesile ile sizlere yayın hayatınızda başarılar diler, hemşehrilerime de saygı ve selamlarımı sunarım.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Röportaj