BİD'AT

“Allah Resulü size neyi emretmişse onu yapın, sizi neden yasaklamışsa ondan uzak durun.” (59/Haşr, 7)
“Allah bid'at sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihadını, sarfını (maddi yardımını), şehadetini kabul etmez. O, kılın yağdan çıktığı gibi İslâm'dan çıkar.” (İbn Mace, Mukaddime, 7/49)
İslam dini peygamberin tebliğiyle insanlara ulaştırılmış ve onunla tamamlanmıştır. Ayrıca peygamber yaşayarak ve uygulayarak İslam, ne olduğunu ortaya koymuştur.
Yazımızın konusu olan bid'at ise bu sisteme, inanç ve ibadette ekleme yapmaktır. Hiçbir insanın dine müdahale hakkı, onu eksiltme veya ona bir şey ilave etme hakkı yoktur.
Bid'at; daha önce mevcut olmayan, sonradan ortaya çıkan inanç ve amel anlamına gelen bir kelimedir. İslâm fıkhında ise bid"at Hz. Peygamber ve dönemlerinde görülmeyen, bir benzeri olmayan ve İslâm'dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibadet kabul edilen görüş, inanç ve ameller ile sünnete aykırı davranışlara denilmektedir.
Dinî özellik taşıyan amel ve davranışlarla birlikte günlük hayatla ilgili olarak sonradan ortaya çıkan yeni düşünceler, uygulama ve âdetler de bid'at olarak kabul edilmiştir. İman esaslarını, İslâmî şeâir-leri ve ibadetlerle alâkalı sünnetleri bozmaya, değiştirmeye, kaldırmaya ve unutturmaya yönelik yeni icatlar, düşünce ve uygulamalar gerçek anlamda bid'at sınıfına girmektedir.
Dinle ilgisi olmayan ve dinî özellik inanç ve ibadet özelliği taşımayan yeni icatlar, teknolojiler bid'at sayılmaz. Bu bakımdan örf ve âdet türünden olan davranışlar bid'at kavramının dışında değerlendirilir. Yapılması mahzurlu olmayanlara bid'atı hasene (iyi bid'at), yapılması mahzurlu olanlara da bid'atı seyyie (kötü bid'at) derler. İslam ile örtüşen bid'at-ı hasene, örtüşmeyen bid'at-ı seyyiedir. Reddedilen bid'atlar, İslam'la örtüşmeyen bid'atlardır.
Değerli okuyucular!..
“Ümmetimin bozulmaya yüz tuttuğu bir zamanda kim benim sünnetime tutunursa yüz şehidin sevabını kazanabilir” buyuruluyor. (et-Tergib ve't-Terhib, 1:41)
Ümmetin bozulmaya yüz tutması, günahların açıkça işlenmesidir, çekinmeden haramlara girilmesidir, utanıp sıkılmadan edep ve ahlâk dışı davranışların sergilenmesidir, Allah'ın emir ve yasaklarının göz göre göre çiğnenmesidir, sünnete ters düşen bir hayatın teşvik edilmesidir. Kısacası İslam'a aykırı davranışlar, alışkanlıklar, kurallar ve işlerin teşvik edilmesidir.
Din tamamlandıktan sonra dine herhangi bir hususu ilave etmek de, dinden çıkarmak da bid'attır. Çünkü Cenab-ı Hak İslam'da ek-siklik bırakmamıştır.
 İslam'ın inanç ve ibadet hususunda eksiği yoktur. Cenab-ı Hak “Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim” (5/Mâide, 3), Peygamber Efendimiz de “Her bid'at dalalettir, sapkınlıktır. Her dalalet ve sapkınlık da cehennem ateşindedir.” (Müslim, Cum'a 43) buyurmaktadır.
Ezanın daha uzağa ulaşmasını sağlayan minare ve hoparlör, hac ibadetini kolaylaştıran araba ve uçak, kolay yemek için kullanılan kaşık için bid'attır denemez. Bunlar İslam'ı yaşamayı kolaylaştıran vasıtalardır. Teypten Kur'ân-ı Kerim dinlemek bid'at değildir. Camiye otomobil ile gitmek bid'ât değildir. İnternet ortamında dini tebliğ etmek bid'at değildir. Bunların hepsi teknik araç ve gereçlerden ibarettir. Bunlarla dinin özüne ve aslına dokunulmuyor. İlmî ve teknik buluşlar bid'at olarak zararlı telâkki edilemez. Zaten dikkat edilirse, “dinî bir uygulama” olmak bid'at'ların temel vasfıdır.  Bunlara bid'at demek dindarlık değil, cehalet ve gaflettir.
Bid'atlar, nasların yanlış yorumlanması ve sünnetin terk edilmesi ile ortaya çıkmıştır. Sünnet terk edilerek yerine bir başka âdet koymak ve onun ile amel etmek bid'attır. (Ahmet bin Hanbel, Mişa-kâtu'l-Mesabih, 1:66 )
İbadet ile ilgili olan sünnetin yerine konulan ve sünneti ortadan kaldıran tüm âdetler bid'at sayılır. Sünnetin yapılmasına imkân tanıyan ve kolaylaştıran teknolojik âletler ve imkânlar sünneti ortadan kaldırmadığı için bid'at kavramına girmez.
Ezanı tercüme dili ile okumak, “Selâmün Aleyküm” şeklindeki selâmı, Kur'ânî ve İslâmî olmaktan çıkaran, onun yerine konulmak maksadıyla söylenen “Günaydın”, “Tünaydın” gibi tâbirler tamamen bid'at kavramına dâhildir. Keza türbeleri ziyaret esnasında türbelere horoz adamak, türbelerde mum yakmak, dilek dilemek yerilmiş bid"atlerdir. Kurban yerine sadaka vermek, ölüye dua yerine sadece mevlit okutmak, kabri ziyaret yerine kabirden medet ummak, ilim adamına saygı ve ilim talep yerine ondan şefaat beklemek vs bid'attır.
Peygamberimizin sünnetini beğenmeyerek sünnetin yerine yeni âdetler koyarak değiştirmek bid'attır. Bu da dinin inanç ve ibadet ile ilgili hususlarını kapsar. İnançta bozuk itikatlar ve düşünceler, ibadette ise bu nevî yeni âdetler bid'at sayılır. 
İslâm dininin ibadetlerini değiştirme ve ibadette yeni usul getirme girişimleri bid'attır.
Unutulmamalıdır ki kimse Peygamberimizden daha güzel yaşayamaz ondan daha fazla dindar olamaz. Sözlük anlamına takılarak yeni ortaya çıkan her şeye bid"at demek mümkün değildir. Böyle demek dini anlamamak, mubah alanı daraltmak, dini hayatta zorlaştırmaktır. Dine aykırı olmayan adetler, ihtiyaç karşılamak için ilmi araştırmalar ve icatlar bid"at dışındadırlar; bunlar güzel çığır açmak kapsamındadırlar. Bid"at dinde temeli olmayan inançları ve ibadet şekillerini İslami bir kılıfla İslam'a yamamaktır. İslam dışı görüş, inanış ve davranışları İslam'a mal etmektir. Bid'at sahipleri bunların İslamî olduklarını kabul ederler yanlışlıklarını kabul etmezler, dolayısıyla da tövbe etmeye ihtiyaç duymazlar.
İslam bilinmezse bid"atler de bilinmez. Bilinmediği için de peygamberden sonra ortaya çıkan bütün düşüncelere, icatlara, kurumlara bid"at demek yanlışına düşülür.
Değerli okuyucular!..
Bid'atı yayanlar veya yaşayanlar aslında İslâm'ı daha iyi yaşamak, daha dindar olmak amacıyla samimi duygularla farkında olmadan yeni bid'at çeşitleri oluştururlar. Sanki İslam'da eksiklikler varmış gibi hareket ederler. Ekleme yaparlar. Oysa yukarda da zikredildiği gibi İslâm kemale erdirilmiştir.
Bid'atın ortaya çıkmasına sebep olan unsurlar ise altı başlık altında toplanabilir:
1. Bid'atın bilinçli olarak üretilmesi.
2. Cehalet.
3. Kültür etkileşimi.
4. İslam öncesinden kalan gelenek ve görenekler.
5. Eski dinlerden kalan alışkanlıklar.
6. Çok sevap kazanmak veya dini vecibelerini fazlasıyla ifa et-mek düşüncesiyle ifrat ve tefrite sapma.
 Bid'atten korunmak için yapılacak ilk iş, toplumun her kesimine sağlıklı bir din eğitimi vermektir.
Ne yazık ki fitneye sebep olacağı korkusundan dolayı bid'atlara müsamahakâr davranılmaktadır.
Yazımıza Peygamber Efendimiz'in bir hadisi şerifi ile son noktayı koyalım:
“Kim benim bir sünnetimi ihya ederek insanların onunla amel etmelerine vesile olursa, o insanların kazanacağı sevaplardan hiçbir şey eksiltmeden onların sevaplarının bir katını almış olacaktır. Kim de bir bid'at icat ederek onunla amel edilmesine sebep olursa, o bid'at ile amel edenlerin yüklenecekleri günahlardan hiçbir şey eksiltmeden onların günahlarının bir katını yüklenmiş olacaktır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 15)

Önceki ve Sonraki Yazılar