Abdulmuttalip Çoban

Abdulmuttalip Çoban

Tarihi Gün: 10 Aralık

Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) ilişkileri uzun zamandır olumsuz bir seyir izlemekteydi. Yaşanan güven krizleri ve birçok bölgede ortaya çıkan sorunlarda yaşanan görüş farklılıkları bu olumsuz durumun temel nedenleriydi. Son bir iki haftadır yapılan karşılıklı açıklamalar Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir soluk getirdi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, AB tarafından yapılan açıklamalar ve özellikle Almanya Başbakanı Angela Merkel’in açıklamaları ikili ilişkileri yeniden gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz…” ifadeleri eskiye dönüş sinyali vermişti. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın bir dizi temaslarda bulunmak için Brüksel’e gitmesi ve birçok üst düzey yönetici ile görüşme yaptıktan sonra Türkiye’nin AB üyeliğinin stratejik bir öncelik olduğunu ifade etmesi Türkiye’nin dış politikada önceliğini ortaya koymuştu. Ancak Türkiye kanadından gelen olumlu ve ilişkileri geliştirmeye yönelik açıklamalara karşın AB tarafından yapılan açıklamalar hiçte beklenildiği gibi değildi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü faaliyetlerin 10 Aralık’ta yapılacak AB Liderler Zirvesi’nde ele alınacağını ancak yaşanan olayların istedikleri gibi gitmediğini belirtmişti. Yine AB kanadından AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “ Türkiye'nin davranışının AB ile ayrılığı artırdığını anlaması gerekli. Bunu söylediğim için üzgünüm ama AB dışişleri bakanları böyle düşünüyor. Bizim de arzu ettiğimiz gibi pozitif gündeme dönmek için Türkiye'nin yaklaşımını değiştirmesi gerek. AB Konseyi gelecek ay gidilecek yöne karar verecek. Zaman tükeniyor ve Türkiye ile ilişkilerimizde dönüm noktasına doğru yaklaşıyoruz” ifadeleri gelinen noktada Türkiye’nin faaliyetlerinin AB içerisinde olumsuz tavırlara neden olduğunu ortaya koymaktadır. Her iki kanattan gelen açıklamalara bakıldığında 10 Aralık tarihinde yapılacak AB Liderler Zirvesi ikili ilişkiler açısından büyük önem taşımaktadır.

Peki Avrupa kanadından neden bu kadar sert açıklamalar geliyor?

 Bunun en önemli nedenlerinden biri Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gerçekleştirdiği doğal gaz arama faaliyetleridir. Türkiye bu bölgede yapılan faaliyetlerin meşru bir adım olduğunu söylemesine karşın Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) kendi Münhasır Ekonomik Bölgeleri’nin ihlal edildiğini ileri sürmektedirler.  AB kanadı, bölgede yaşanan yetki alanı anlaşmazlığı nedeniyle Türkiye’nin gaz arama çalışmalarının bölgede gerilimi artırdığını, ilan edilen NAVTEX’lerin bu krizi daha da derinleştirdiğini ve Türkiye’nin bu faaliyetlerinden derhal vazgeçerek diyalog yoluyla sorunun çözülmesi gerektiğini ileri sürmektedir.

Avrupa Birliği tarafından yapılan açıklamaların dozunu artıran bir diğer neden ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyaret ve bu ziyaret sırasında kapalı durumda olan Maraş bölgesinin açılması olmuştur. Bazı uzmanlar tarafından bu durum AB-Türkiye ilişkilerine vurulan son darbe olarak yorumlanmıştır. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell’in atılan bu adımlardan endişe duyduklarını, bunun Kıbrıs müzakerelerini yeniden başlatma çabalarını daha karmaşık hale getirebileceğini bildirmesi hem Kıbrıs sorunun çözümü açısından hem de Türkiye-AB ilişkileri açısından önem teşkil etmektedir. Bu iki sorunun yanı sıra Dağlık Karabağ sorununa Türkiye’nin müdahil olması, ülke içerisinde özgürlükler ve insan hakları noktasında yaşanan sıkıntılar ikili ilişkilerin olumsuz seyretmesine neden olan diğer faktörlerdir.

Bu sorunların yanı sıra karşılıklı vaatlerin yerine getirilmemesi AB-Türkiye ilişkilerini zedelemektedir. AB’nin tam üyelik için Türkiye’den beklediği reformların gerçekleşmemesi, hukuk üstünlüğünün sağlanmaması gibi adımların atılmaması müzakerelerin yürütülmesi önünde engel olarak görülmektedir. Türkiye ise mülteci krizine yönelik vaat edilen fonların verilmemesi, FETÖ terör örgütüne üyelik suçundan aranan kişilerin Türkiye’den kaçarak Avrupa’ya sığınması, PKK terör örgütünün faaliyetlerine izin verilmesi ve aşırı sağın yükselmesi ile ortaya çıkan popülist söylemler, islamafobi gibi nedenlerin ikili ilişkilere zarar verdiğini ileri sürmektedir.

10 Aralıkta bizi neler bekliyor ?

Eylül 1963 tarihli Ankara Anlaşması’nın Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmesi ile başlayan Türkiye-AB ortaklık ilişkisi ve sonrasında ortaya çıkan tam üyelik süreci günümüze kadar birçok nedenden dolayı kesintiye uğramasına karşın sürdürülmeye çalışılmaktadır. Geldiğimiz noktada son yaşanan krizler her ne kadar üyelik süreci için umut vermesede Türkiye’nin atacağı adımlar kısa vadede hem 10 Aralık AB Liderler Zirvesi’nde çıkacak kararı etkileyecektir hem de uzun vadede üyelik sürecinin önünü açacaktır. Türkiye için AB önemli bir noktayı teşkil etmektedir. Ticaretinin yaklaşık yüzde ellisini Avrupa ülkelerine yapmaktadır. Bu gibi nedenlerden dolayı AB Türkiye açısından önemlidir. AB için de güvenliğinin sağlanması ve istikrarının devamı açısından Türkiye önemli bir noktayı temsil etmektedir. AB’nin güney ve doğu sınırları için Türkiye kilit bir role sahip. Dolayısıyla ilişkilerin korunması ve geliştirilmesinde her iki taraf için de ortak çıkar ve menfaatler söz konusu olduğu için ikili ilişkilerde her ne kadar sert tavırlar olsa da kırılgan bir durum ortaya çıksa da ilişkilerin tamamen kopması düşünülmemektedir. 10 Aralıktaki zirveden Türkiye’ye yönelik yaptırımlar çıkması ihtimali yüksek. Ancak bu durumun olması veya yaptırımların ölçüsü Türkiye’nin atacağı adımlara göre farklılık gösterecektir. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Brüksel ziyaretleri de bu durumu destekler nitelikte. Ancak bu zamana kadar yaşanan olumsuz durumlarda her zaman ilişkilerin olumlu tarafına hitap eden ve Türkiye’yi destekler nitelikte olan Almanya Başbakanı Merkel’in yaptırım açıklaması AB içerisinde Türkiye’ye karşı etkili bir olumsuz görüşün hakim olduğunu göstermektedir. Bu nedenle AB’nin ilgili kararı verme noktasında Türkiye’ye karşı iyimser tavır sergilemesini beklemek hayaldir. İleriki günlerde AB-Türkiye ilişkileri için önemli gelişmeler bizi bekliyor..

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.