ALMA MAZLUMUN AHINI

İsmail TOPAL

İlköğretim ikinci kademe öğrencileri için yeni bir sınav sistemi başlıyor: Seviye Belirleme Sınavı.

Bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek sınava 6’ncı ve 7’nci sınıf öğrencileri girecek. Sınavlar Cumartesi ve Pazar günleri yapılacak.

Bu sistemin uygulamaya girmesiyle Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) tarihe karıştı. Son OKS geçtiğimiz hafta sonunda ilköğretim 8’inci sınıf öğrencilerine uygulandı.

Bu sınav ilk kez ilçemizde yapıldı. İlçemizdeki öğrencileri de Trabzon’a gitmek gibi bir sıkıntıyı çekmemiş oldular.

Ancak bu sınavda bazı sıkıntılar da yaşandı. Bu sıkıntıların çoğu fazla bir sorun yaratmadı ama bir tanesi, ortaya çıkardığı sonuç itibariyle, devleti bir kez daha sorgulattı.

Malum sınava girmek için öğrenciler önce okul müdürlüklerine başvuruyorlar. Müdürler de öğrencilerin sınav kayıtlarını yapıyor. Sınavdan birkaç gün önce de sınava girecekleri yerleri gösteren, üzerinde tüm kimlik bilgilerinin yanı sıra fotoğraflarının da bulunduğu, devletin “soğuk damga”sının da vurulduğu bir kimlik öğrencilere veriliyor.

Ancak bu kimlik, niyedir anlamadım, resmi kimlik yerine geçmiyor da; üzerinde herhangi bir fotoğraf olmayan nüfus cüzdanı resmi kimlik yerine geçiyor. Yani sınava girmek için öğrencilerin nüfus cüzdanlarının yanlarında olmaları şart.

Yani devlet nüfus müdürünün verdiği kimliği kabul ediyor ama okul müdürünün, hem de Milli Eğitim Bakanlığı’nın sistemini kullanarak oluşturduğu kimliği kabul etmiyor.

“Buna mı hayret ettin, yıllardır üniversite sınavında bu kural var” demeyin hemen. O sınava girenlerin yaşları büyük ve 15 yaşından itibaren nüfus cüzdanlarına fotoğraf yapıştırmak zorunlu. Kaldı ki o sınavda öğrencilerden bir de fotoğraf isteniyor.

Neyse, mevzumuza dönelim.

Her velinin çocuğunun okuması için duyarlı bir yaklaşım ortaya koyduğunu söylemek mümkün değil tabii. Dolayısıyla, özellikle kırsal kesimdeki bazı öğrenciler kendi işlerini kendileri görüyor. Tıpkı OKS’ye giren son nesil gibi.

İşte bunlardan biri de sınav heyecanından mıdır, bilemem, sınava gelirken nüfus cüzdanını getirmeyi unutuyor.

Unutuyor da ne oluyor?

Kendisinin hazırladığı kimliği, belki de yine kendisine güvenmediği için, kabul etmeyen devletin direktifine uyan okul müdürü, üç yıldan beri gireceği sınavın hayalini kuran, yanında ailesi bile bulunmayan köyden gelen o çocuğu sınava almıyor. Çocuk, elinde müdürünün kendisine verdiği, üzerinde nüfus bilgisinin yanı sıra fotoğrafının da bulunduğu kimlikle, gözyaşları içerisinde yeniden köyüne dönüyor.

Tebrikler sayın müdürüm. Ne büyük bir iş yaptın. Vazifeni yerine getirdin. Emanete ihanet etmedin. Nüfus cüzdanı yanında olmadığından ötürü sınava girerek bir Anadolu Lisesi’ni ya da bir fen lisesini kazanarak, nüfus cüzdanını getiren birini eleme ihtimali olan birine fırsat vermedin. Zatin bilgi de neymiş ki, kurallar her zaman daha önemlidir.

Devletin sana bir madalya vermesi lâzım. Hattı bunu devletin yapmasını bekleme sen. Hemen bir tutanakla durumu amirlerine bildir. Bildir ki yap-tığın bu iş devlet tarafından karşılıksız bırakılmasın.

Zaten diğer taraftan karşılığını hemen almışsın değil mi? Hem de “alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” sözüne inat “hızlı hızlı” da almışsın.

Ama bilmem ki, emrindeki bir görevlinin sınavda yaptığı yanlışın onlarca öğrencinin onlarca dakikasını çalmasının yarattığı durumu “kanunlara” değil “insaniyete” uydurmaya çalıştığın o anlarda, köye yolladığın o çocuk aklına geldi mi?

Konu vicdanî bir konu. Seni bilmem ama ben o olaydan sonra, yaptığı yanlışla aldığı parayı hak etmeyen o görev-linin parasını ondan alır bir şekilde o çocuğa iletirdim.

Benim vicdanım öyle diyor.

Seninki var mıdır, varsa da öyle mi der, onu bilemem.

 

AİNESİ İŞTİR KİŞİNİN

Okullarda büyük tatilin başlaması ve hava sıcaklığının iyice artması Akçaabat sahilini yine ilgi odağı haline getirdi. Bu alanda bulunan çay bahçeleri ile oturma ve oyun alanları hem en iyi oyalanma hem de sıcaktan bunalanlar için en iyi ferahlanma mekânları oluyor.

Yayla şenliklerinin başlayacağı günlerde ve Festival’de bu alanı kullananların sayısı çok daha artacak.

Ancak, bu yoğunluk daha şimdiden bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Bunların başında da hijyen sorunları geliyor.

Ben bizzat görmedim ama bir arkadaşım aktardı sahil kesimindeki tuvaletlerin içler acısı halini: “Pislikten ve pis kokudan bu tuvaletlere girmek mümkün değil.”

Önce Akçaabat Belediyesi’ni göreve davet edelim sonra da Çevre Sağlığı Teknisyenliği personelini.

 

SAVAŞ, ÖLÜM VE ÇOCUK

Akçaabat’taki anaokullarının yıl sonu etkinliklerini takip etme fırsa-tını bulabildiniz mi, bilemiyorum. Ama eğer gazetemizin sadık bir okuru iseniz mutlaka gerçekleştirdikleri etkinliklerden ana hatlarıyla haberdar olmuşsunuzdur.

Gazeteciler bazı haberleri yazarken zorlanırlar; bu mesleğimiz için çok doğal. Ancak bu zorluğu hiçbir anaokulu haberi yazarken yaşamadık bu yıl. Çünkü neredeyse tümünde aynı ya da benzeri etkinlikler vardı.

Bu yıl faaliyet açısından Akçaabat Anaokulu’nda adeta bir patlama yaşandı. Bu okulumuzun tüm sınıfları yıl sonu etkinliklerini birbirinden bağımsız olarak hazırladılar ve ayrı zamanlarda sahneye koydular.

Hepsi de birbirinden güzel ve özenle hazırlanmış etkinliklerdi. Zaten çocukların olduğu bir yerden kötü bir şey çıkması mümkün mü?

Benim dikkatimi ise çocuklara verilmeye çalışan tarih bilinciyle ilgili etkinlikler çekti. Daha doğrusu bu etkinliklerden birindeki mizansen.

Civcivler Sınıfı’nın Çanakkale’yi anlattıkları etkinlikte minik çocukların ellerindeki tahta silahlarla askere gönderildikleri, birinin ise şehit olup upuzun yerde yattığı, başında ise eşini canlandıran minik bir kız çocuğunun bulunduğu kareyi doğrusu yadırgadım.

Silah ve ölüm çocuğa yakışmıyor. İnanıyorum ki bunlar yapılmadan da Çanakkale anlatılabilirdi.

 

PULATHANE İŞ MERKEZİ

Pulathane İş merkezi Akçaabat’ın en büyük iş merkezi. 104 bağımsız bölümü bulunuyor. Gazetemizin bürosu da bu iş merkezinde.

Geçtiğimiz günlerde genel kurulumuzu yaptık ve yeni yöneticimizi belirledik.

Benim yüzüme gözüme bulaştırdığım yöneticiliğimin ardından iki yıl özverili bir çalışma sergileyen Avukat Hasan Şentürk’ün yöneticiliğinde örnek bir işhanı olduk. Şentürk seçimde yeniden aday olmadı. Yerine Mürsel Bulut Ağabeyimizi yönetici seçtik.

Şentürk’ten helallik istedik. Bulut da inşallah O’nun yaptığı hizmetleri aratmayacaktır.