Açıkalın İle Eğitim Üzerine
Akçaabat Milli Eğitim Müdürlüğünün “Çocuklarımız için paydaşlarla eğitim sohbetlerinin ilki Akçaabat Kültürpark’ta yapıldı.
Yönetici, öğretmen, öğrenci ve velilere yönelik olarak dört ayrı oturumda gerçekleştirilen eğitim sohbetlerinin etkinlik yönetmeni Hacettepe Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof Dr. Aytaç Açıkalın’dı. “Çocuklarda/Gençlerde Karakter gelişiminin, karınca örneği, savaşçısıyım. Okul Yönetimi ve Öğretim Doktoruyum. Ben, güncel bir eğitim dinazoruyum” diyerek kendisini tanıtan Açıkalın, hoş sohbeti, espirili sunuş tarzı, alan hakimiyeti, güncel konuları eğitime uyarlayışı katılımcılar tarafından takdirle karşılandı.
8. sınıf öğrencilerine yönelik eğitim sohbetlerinin amacı “içinizdeki BAŞARMAK gücünüzü tanıtmak, pekiştirmektir” diyen Açıkalın, gelişimi için dört ilkeden bahsetti.
Yeni bilgiler edinmeye/öğrenmeye istekli olmak(İLGİ)
Hareketli olmak
Stresten uzak kalmak
İyi beslenmek
Başarmak için ise;
Olumlu düşünün
Gününüzü programlayın,
Başkalarına saygı gösterin,
Sabırlı davranın,
Açık iletişim kurun,
Düzenli egzersiz yapın.
Sporun zeka üzerinde olumlu olduğunu söyleyen Açıkalın;
Koşmak, beyni güçlendirdiği kadar insanın ruh hali üzerinde de olumlu etki yapıyor. Bulgu, ULM Üniversitesi (Almanya) seksen katılımcı ile yapılan deneylerden elde edildi.
Deneyler, koşan, jimnastik yapan ve bisiklete binen insanlarda uyarıların daha hızlı ve etkili işlendiğini göstermekte. Fakat zihni geliştirmek için öyle zor sporların yapılması gerekmemektedir.
Ön araştırmalarda, altı hafta düzenli olarak koşan deneklerin “görsel-mekansal belleklerinde”, “ruh hallerinde”, “konsantrasyon Yetilerinde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Daha sonra uygulanan 17 haftalık esas program sonunda katılımcıların “mekansal tasvir yeteneklerinde önemli gelişme kaydedilmiş; ayrıca dopamin seviyesi düzenlenmiştir. Dopamin beynin güçlenmesinde önemli rol oynayan bir kimyasaldır.
Özellikle ders çalışma ile birlikte yapılan düzenli hareket-spor-fiziksel etkinlikler beynin güçlenmesine yardımcı olmaktadırlar.
AÇIKALIN; “Başarısızlık kader değildir, insan başarı için yaratılmıştır.” Diyerek sözlerini tamaladı.
Öğretmenlerle yapılan eğitim sohbetinde “Bu birlikteliğin amacı, katılımcılarda bireysel öze inmek, oradan hareketle görevsel konuma ulaşmaktır. Böylece, varolan
duygu,
düşünce ve
davranışları farklılaştırmaktır.” diyen AÇIKALIN, “Öğrenme, fizyolojik bir süreçtir ve insan beyni her gün farklıdır. ETKİLİ ÖĞRENME, ÇEŞİTLİ UYARILMA DURUMLARININ BİRBİRİ ARDINA DEĞİŞMESİNİ İÇERİR.
Okulların başarısızlığının temel nedenlerinden biri, öğreneni tek ve kesintisiz can sıkıcı bir uyarılma durumuna sokmaktır. beyin doğal yapısından farklı biçimde işlem yapmaya zorlandığında isteksizdir; bu durumda yavaş ve bol hata yaparak işler. Gözlerimiz saatte 36000 görsel mesaj alabilecek kapasiteye sahiptir. Bunun % 80-90’ı görsel beyin tarafından kaydedilir. Eğer duyu organlarımız, algı yolu ile beynimizi beslemeseydi, beynimiz sayılı birkaç otomatik işlevle oyalanır durumda kalacaktı. Çalışma koşulları uygun olmadığı zamanlar, beyin kolayca yorulur ve dinlenme (uyku) ihtiyacı duyar.
Eğer insan evrimsel bir süreç yaşadı ise beyin de bu süreçten nasibini almıştır. Beynin gün içinde iletişime uygun zaman dilimleri vardır. Beyin aynı anda birden çok işlevi gerçekleştirebilir” diyerek eğitimde beyni işe koşmanın önemini paylaştı.
Velilerle yapılan eğitim sohbetinde AÇIKALIN; “Bugün mutluluğumuzu, ÇOCUKLARIMIZI, evimizi, okulumuzu, başarılarımızı konuşalım” diyerek sohbetine başladı.
Açıkalın; “Genler, canlının yetiştiği ortama göre harekete geçecek şekilde tasarlanmıştır. İnsanda farklılık genlerde değil, genlerin farklı dizilişinden kaynaklanıyor olabilir. Bu yüzden birçok genin işlevi, başka genlerin açılıp kapanmasına yardımcı olmaktır. Mizah anlayışının doğuştan geldiği pek iddia edilemez. Örneğin birbirinden ayrılmış ikizlerin mizah anlayışları farklıdır. Genler bizi zeki yapmaz. Öğrenmekten, uğraşmaktan hoşlanmamızı sağlar. Hoşlandığımız için o işe daha çok zaman ve emek harcar, “zekileşiriz.” PROFESYONEL ANNE-BABALAR Çocuklarının günlük yaşam düzenindeki değişiklikleri dikkatle inceler…
Sıradışı davranışlarının, huysuz ve uyumsuz tutumlarının nedenlerini bulmaya çalışır… Eskiden bilişsel gelişimin 12 yaşında tamamlandığı sanılıyordu. Ergenlik çağındaki çocukların beyinlerini inceleyen bilim adamları, ergenliğe adım atan çocuğun beyninin tam olarak gelişmediğini belirlediler.
Eğer biz, beynin nasıl geliştiğini yeterince bilemiyorsak, bu organ ile ilişkili otizm, dikkat eksikliği, hiperaktivite konularında yetersiz kalabiliriz
Beyin gelişimleri arkadan öne doğru bir yol izler. Beynin erişkinlik şekline en son dönüşen kısmı ön alın (prefrontal) bölgesidir. Bu bölge, planlama, öncelikleri belirleme, düşünceleri düzene sokma, içgüdüleri bastırma ve eylemlerin sonuçlarını değerlendirme gibi yönetim işlerini görür. Beyin, ergenlik çağında ve sonrasında çok kapsamlı yapısal bir değişim geçiriyor. Gençlerin duygusal patlamalarının, korkusuzca tehlikeye atılmalarının, sınır tanımadan cinsel haz peşinde koşmalarının, uyuşturucu ve hızlı müzik meraklarının altında bu değişim yatar.
Beyin diğer organlardan farklı olarak yaşantıları ete kemiğe büründüren tek organımızdır. Altı yaşında beyin normal büyüklüğünün % 95 ne ulaşır. 6_12 yaşlarında çocuk beyninde hücreler arası iletişim adeta dal budak salmıştır.
12-14 yaşlarında hücreler arasındaki iletişimde bir budanma olur, gri madde incelir, hücre saplarını saran miyelin maddesi oluşur ve kalınlaşır. 13-21 yaşları arasında daha az fakat daha hızlı bağlantılar olur. Bu dönemde zamanın nasıl geçirildiği çok önemlidir. Bu dönemde en çok kullanılan en uyumlu hücre bağlantıları (snapslar) hayat boyu kalıcı niteliktedir.
Birlikte akşam yemeğine oturun, gazete okuyun,televizyon seyredin, olan biten şeyler üzerinde konuşun. Bilhassa soyut kavramları, ahlaki konuları konuşmak önemlidir. Ö sizinle ayni fikirde değilse sakin davranın. Fikirlerine katılmasanız bile saygı gösterin. Her zaman ona katılmanız gerekmez.
Çocuğunuza yakın olunuz, ama yaşıtı gibi davranmayın.onun yaşıtlarına olduğu gibi anne babaya da gereksinimi vardır.
Onlara kendi ideallerinizi yüklemeye çalışmayın
Çocuğunuzla birlikte olun. Onu televizyon karşısında veya internette yalnız ve ilgisiz bırakmayınız.
Her gün çocuğunuza 20-30 dakika nitelikli zaman ayırınız
Çocuğunuza kitap okuyunuz veya onunla kitap okuyunuz
Eşinize ilgi ve saygı gösterin. Uyumlu anne baba ilişkisi çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlar
Bir şikayeti olmasa da yılda bir kez sağlık yönden kontrol edilmesini sağlayınız.
Onlara kültürel değerleri kazandıracak etkinliklerde bulunun. Çevreyi, ülkeyi çocuğunuzla birlikte keşfedin.
Boş zamanlarınızı değerlendirmede onlara örnek olun. Yapılanlar, söylenenlerden daha etkilidir.
Sınavların ailece hayatınızı etkilemesine izin vermeyiniz.
Yöneticilerle sohbetinde “Bu gün SOHBET EDELİM, DEĞİŞEN DÜNYAYI,
DEĞİŞEN İHTİYAÇLARI, EĞİTİMİ-OKULU-YÖNETİMİ Konuşup, paylaşalım” diyerek sözlerine başlayan AÇIKALIN;
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Bu Dünya kimseye kalmaz
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Bu dünya çocuklarımıza kalır. Diyerek sözlerini sürdürdü.
“Duygusal yaşantılarımızı belirleyen, yaşadığımız olaylar değil; olaylarla ilgili düşüncelerimizdir. Öğrendiklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür.
Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin
davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, karakterinizi biçimlendirir. Karakteriniz ise kaderinizi biçimlendirirdir.”
YAŞAMINI DEĞİŞTİRMEK İSTİYORSAN, DÜŞÜNCELERİNİ DEĞİŞTİRMEN
YA DA EN AZINDAN ESNETMEN GEREKİR.
Şimdi bir şey üretmenin zamanı. Sizin hayalleriniz de düşünceleriniz de BİZİM için çok kıymetlidir.Düşüncesi olmayan insan NEYE YARAR?
Türk eğitim sisteminde görülen önemli bir durum, öğrencilerin kendilerini okulda mutlu hissetmemeleridir.
Öğrenci okula heyecanla gelmeli, okulda ders dışı etkinliklerde görev almalı. Okul, ömür boyu hatırlanacak dostlukların temelinin atıldığı bir yer olmalıdır.
Gelişim okul-tabanlı olmalıdır
Okulun tümü bir değişim birimi olarak görülmelidir. Değişim belli alanlarla sınırlı olmamalıdır. Öğrenci üzerinde sadece ders programları ya da öğretmenin etkisi olmaz; okul mimarisi, bahçesi, okuldaki koridorların tasarımı, okulun sanata, spora bakışı, öğretmen dışı okulda çalışanların eğitime bakış açıları da önemli unsurlar arasında yer alır.
Sevgili müdürüm, kendini en akıllı kişi ve sistemin önemli parçası olarak algıla !
Sonra, başardıklarına bakarak sor: DAHA Başka? DAHA Nasıl? DAHA Ne?
Yöneticilerim,
Bir şeyler yapın!
Bebeklerin ve çocukların zeka ve karakter gelişimleri için,
Öğrencilerin sağlık ve başarılarına katkıda bulunmak için,
İnsanımızın daha da gelişmesi için,
İnsanların sağlıklı, başarılı ve mutlu olmaları için bir şeyler yapın !
Lütfen!
Ne mutlu önder olanlara, önde olanlara! Çünkü şafağın ışığı önce onların alnına vuracak. Önde olunuz! Diyerek sözlerini tamamladı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.