Oğuzhan SİVRİKAYA

Oğuzhan SİVRİKAYA

DEĞİŞmİYORUM!

“Sürekli değişmek, gelişmek isterim ama

Mutlu olamam değişirsem.”

Böyle başlar bir şiirine Leo Buscaglia. Yıllar önce 10. Köy adını verdiğim atölyemin köşesinde yazan bir şiirdi. Yıllar geçti, mevsimler değişti. Ölenler, doğanlar, kalanlar ve acı çekenler değişti. Değişmeyen neydi? 3 Eylül 2014 tarihinde yazmıştım son diye tabir ettiğim köşeye sıkışan yazımı. Yazmaya niyetimde yoktu hani. Çünkü halen arada boşluğa düş’ünce ‘de/da yazımını’ karıştırıyorumJ Değişmeyen tek şey düş kelimesini ayrı yazıyorum ya da kesme işaretiyle ayırıyorum bilerek. Ne olursa olsun düş kurmaktan vazgeçmiyor insan. Hep bana ayrılan bu köşeyi kaldıracağını bekledim Derviş abiden. Kaldırmadı. Yazılanlara saygısı vardı çünkü. Kaldırmayınca, hep mahcup oldum ona karşı, yazı yazmayınca.

*

Yazıyorum mahcup olamamak için, değişmek için… Yaralarımın kabuğundan çıkıyorum, mağaramdan çıkıyorum değişerek!

*

Değişmek için belli aşamalardan mı geçmek gerek? Prosedürünü oluşturabilir miyiz insani gelişimin? Hadi dışsal bir değişimi gözlemleyebiliriz. Peki iç dünyamız? Aynaya dikkatli bakın. Yüzünüzde değişen, oluşan kırışıklara aldırmadan iç dünyanızı sorgulayın. Bu sorguda kendinize acımayın bırakın vicdan işini yapsın. İyi bir vicdan en iyi yastıktır. O yastıkta uyku tutar mı bilemem! Yenilenen hücreler, ölen beyin hücreleri…

*

Değişim, bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünüdür.  Ahmet Hamdi Tanpınar der ki: “Hiç kimse değişime karşı değildir, yeter ki ucu kendisine dokunmasın.” Değişim, değişmeyen tek şey iken bu dünyayı algılayışımız değişiyor mu? İzlediğimiz bir film, tiyatro eseri ya da bir kitap algı formunu değiştirir, benlik kavramını ortadan kaldırır. Hislerimiz ne olacak? His duyumsadığımız bir şey… Beynimizde, bedeninizde ve en önemlisi kalpte işlem gören… Ya insan kokusu değişir mi? Ya da şöyle soralım insan kokusu unutulur mu? Unutmak da değişimin parçası mı?

*

İnsanlara bir soru sorun. Değişimle ilgili bir söz söyleyin, diye, hemen size Heraklitos’un “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” cümlesini söyler. Belki de Felsefe derslerinden hatırladığımız nadir cümlelerden; “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.” Sorgulamadan, içini deşmeden ezberlediğimiz şeyler gibi. Âdemoğlu sanırım hazıra alıştı. Hazır duygular, hazır tepkiler, hazır yiyecekler… Anı kaçırırken her şey acele ederek bu yaşam döngüsü içinde azcık bir sorgulamada o hazır tepkilerden biri olan ‘Felsefe yapma’ tepkisiyle karşılaşırız. Yapalım yani ne olacak?

*

Değişim her zaman iyi yönde olacak diye bir kural yok ki. Bu iyi kavramı toplumun oluşturduğu bir normdur ayrıca. Küreselleşme de bir değişim değil midir? Sanayi devrimi bir değişim idi. Kimi ülkeleri iyi yönde etkilerken kimi ülkeleri kötü yönde etkilemişti.

“Sen çok değiştin oğlum!” cümlesi size neyi ifade ediyor? Değişimin kötü yönünü yüzümüze vururken belki de dışarıdan nasıl görünüyorum sorusu beynini kemirir. Değişmiş olsam değişimi fark ederim. Saçma düşüncelere de kapılırsın.  Saçmaladığını düşünmek değişimin getirisidir ayrıca.

*

Kamil insan olmak adına Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s.) "İki günü eşit olan zarardadır." hadis-i şerifi bizim için konuya açıklık getirirken, ”Bir toplum kendi nefislerinde olanı değiştirmedikçe, Allah onlarda olanı değiştirmez” (Ra’d-11) ayetinin verdiği mesaj bireyden başlayan değişimin topluma yansımasıdır. Birey olarak insanın değişime açık olması ve değişimi arzulaması kendinden olanın değişimine zemin hazırlaması gerekir. Bireyin değişmesi toplumu etkilemesi söz konusudur ve ayette öncelikli değişimin bireyden başladığını da anlamaktayız.

*

Değişmek mi? Gelişmek mi?* Seçim senin…

*Gelişim; değişmeden gelişmek. Değişmek; gelişeme karşı gelmek, komple yıkmak ve değiştirmek.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum