“Kadın Hakları” Sözü Bile Kadın Haklarını Sömürüdür

“Kadın Hakları” Sözü Bile Kadın Haklarını Sömürüdür

Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Akçaabat Temsilciliği kadınlar günüyle ilgili açıklama yaptı.

1908 New York kentinde tekstil işçisi kadınların çalışma saatlerinin azaltılması ile birlikte bazı ekonomik taleplerinin yerine getirilmesi için sesini yükseltmesi yöneticileri telaşlandırmıştır. Eylemin fabrikada diğer bölümlere yayılmasını önlemek için çalışan kadınların üzerine fabrika kilitlenmiş ve bunun peşinden sebebi anlaşılamayan yangında 129 kadın işçi yanarak can vermiştir. Kadınların canlarıyla ödedikleri adalet ve özlük mücadelesini unutturmamak amacıyla “8 Mart Kadınlar Günü”; 1910’da Enternasyonal Kadınlar Konferansında benimsenmekle kalmamış, her yıl dönümünde hayatın her alanına yönelik kadınların taleplerinin dillendirildiği gün olarak kutlana gelmiştir. 16 Aralık 1977’de Birleşmiş Milletler tarafından da tanınan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” günümüze gelindiğinde ise neredeyse ilgi ve sevginin bir güne indirgendiği güne dönüşmüştür

New York’ta günboyunca aşırı çalıştırılan, ucuz işçi olarak istihdam edilip sömürülen dokuma işçilerinin isyanı ve kanlı bilânçosu ile bizim de gündemimize giren Kadınlar Günü; Türkiye’de ilk kez 1921 yılında kutlanmıştır.

Olay tahlil edildiğinde sömürü, başkaldırıyı tetiklemiş kadınlar düştüğü yerden yine kendi azim ve kararları ile ayağa kalkmıştır. Mücadelenin unsuru olan kadın kendisini ortaya koyduğu ölçüde haklarını koruyabilmiştir.

Özgürleştirme adı altında ortaya çıkan sözde kadın hakları savunucuları Türkiye de ve dünyada kadını hep sömürü aracı görmüştür. İşte size Türkiye’den birkaç misal..

Başı örtülü bayan vekile meclisteki yemin töreninde bir siyasi parti eski başkanının “Bu kadına haddini bildirin!” çıkışı ve devamında cereyan edenler ile TBMM’nin üniversite girişlerinde yaşanan dramı sonlandırmak için yasa çıkarmasını “411 El Kaosa Kalktı” diye sunan yaklaşım aynı bakış açısının ürünüdür.

Kız çocuklarının okullaşması için “Haydi Kızlar Okula!” ve benzeri sembolik kampanyalarla işgüzar görünen devlet, üniversite kapılarındaki başörtülü kızları turnikelere sıkıştırarak eğitim haklarını ellerinden almaya çalışmaları;

Yargı, bazı insanları inanç ve fikirlerinden dolayı yargılayan tutumlarıyla, adalet ve özgürlük talepleri son ALES kararında olduğu gibi herkesi şaşırtan komik gerekçelerle bazı yargıçların önyargılarına kurban edilmeleri;

Bazı siyasi partilerin seçim öncesi oy kaygısıyla çarşaflı kadınlara rozet takıp, daha sonra meydanlarda tahammül sınırlarını zorlayarak çarşaf yırtmaları, ikiyüzlü ve ikircikli tavırları sergilemeleri,

 Reklâmı yapılacak her türlü ürün için cinsellik ön plana çıkarılmakta ve kadın malzeme olarak kullanılmaktadır. Araba lastiğinden traş bıçağına, otomotiv sektöründen kozmetiğe varana kadar alakalı alakasız her konuda kadınlar reklâm objesi olarak seçilmekte, cinselliği öne çeken bir yaklaşımla bazı fotomodel kadınlar eliyle toplumun ahlak yapısı dejenere edilip, yozlaşmaya prim verilmesi,

Bu ve buna benzer örnekler gösteriyor ki, sözde kadın hakların savunucuları, toplumun ve ailenin temel taşı olan kadını ve hakkını savunmak değil onu yaşam alanı dışına itmek, işlevsiz kılmaktır. 

Eğitim-Bir-Sen olarak; hakkı ihlal edilenin ve hakkı ihlal edenin kim olduğuna bakmadan her hak ihlaline karşı çıkmaya ve adalet tesis edilinceye karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle başta eğitim çalışanları olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, kadınların sorunlarının çözümüne vesile olması temennisiyle kutluyoruz.

 Akç. Eğitim Bir-Sen Temsilciliği

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Haberler