Akçaabat kamuoyu nerede?

Birkaç gün önce Akçaabatlı siyasi parti lideri Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’a yakın yayın yapan bir gazetede köşe yazarı bir yazı yazdı.

Yazıda, Baş’ın Sarıtaş Mahallesi’nde torununun sünnet düğünün gerçekleştiği ve bu düğünün gerçekleştiği sırada emniyet güçlerinin oraya gelerek Okunan Kuran-ı Kerim’den rahatsız olduklarını, sesin kısılmasını istediklerini söyleyen pek çok vatandaş şikâyetçi oldu. Bunun için geldik” şeklinde düğün sahiplerini uyardığı iddia edildi ve ardından bu durum yazar tarafından bir ‘cüretkârlık’ ve ‘küstahlık’ olarak nitelendirildi!..

Akçaabat’la alakalı bu konuyu, ilk gördüğümüz târihte araştırdık. Akçaabat’ın adının bu şekilde, ulusal yayın yapan bir gazetede “Kur’an’dan rahatsız olan” bir ilçe konumuna düşmesi başta gazetecilik mesleği yapan bizleri çok üzdü.

Akçaabat’ın adının bu şekilde karalanması bence Akçaabatlı olan BTP Lideri Baş’ı da üzmeliydi, belki de en az bizler kadar üzülmüştür bunu bilemeyeceğim. Ancak bildiğim şu var ki, bu durumun kuşkusuz çarpıtıldığı yönünde. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim kullanılarak, bâzı şeyler elde edilmeye çalışılıyor. Çok basit denecek kadar bir durum toplumun suçlanıp, aşağılanmasına kadar sürüklenmiş durumda. Yazar, sürekli bölge vatandaşları için çeşitli ithâmlarda bulunuyor.

Polisin şikayet edilenden çok, edeni suçlaması gerektiğini ve bu ülkede Kur’an’ın şikayet konusu olmamasını belirten yazar, şikayet konusunun Kur’an okunması değil oradaki yüksek ses ve gürültü olduğunu bilmeyecek kadar gerçeklerden uzak yahut bu durumu kastî olarak çarpıtıyor. Şunu çok açıkça ifade edeyim ki, Trabzon’un Akçaabat İlçesi’nin insanlarını bölge halkı bilir ve siz de çok net biliyorsunuzdur. Akçaabat’ta Kur’an’dan rahatsız olacak insanlar yoktur. Bu sebepten, polisi telefon yağmuruna tutacak insan kitleleri de yoktur. 

5-10 dakikalık Kur’an-ı Kerim okunduktan sonra, ilâhi müziklerine geçilmiş olan yerde “Ben sana yandım”, “Hani söz vermiştim”, “Yalancı” gibi parçalarla ünlenen Ayhan Aşan’ın söylediği müzikler okunmuştur. Polislerin şikayetlerden sonra düğün tertibini sağlayan kişileri uyarmak üzere gittiği anda orada müzik çalındığı da söylenmektedir. Bu insanların mahallede gürültü istememe gibi bir hakkı yok mudur? Bir sünnet düğünü esnasında, yüksek sesten rahatsız olan vatandaşların şikâyetiyle düğün yerine gelip, uyarı yapan emniyet güçlerini “Anayasanın 24. maddesinde belirtilen din ve vicdan hürriyeti”ne müdahaleyle suçlamak gülünçlükten başka bir şey değildir. Bu suçlama aslında işin iç yüzünü tamamen ortaya seriyor ve işin nasıl çarpıtılmaya çalışıldığını gösteriyor. Bu çarpıtılmaya da yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim ne yazık ki âlet ediliyor...

Burada değinmek istediğim aslında farklı bir nokta var. Akçaabat Kamuoyu neden ilçenin adı bu tip olumsuzluklarla kullanılırken bu durumlara tepki göstermiyor buna anlam veremiyorum. Yazıyı ilk gördüğüm günden beri beklediğim şey buydu. Akçaabat’ın sivil toplum örgütlerinden herhangi birisi bu konuya müdahil olmamış. Daha önceden de Akçaabat’ın adı çeşitli ulusal gazeteler ve TV’lerde kötüye kullanılmıştı ancak yine ses gazeteci çevreden çıkmıştı. Akçaabat’ın adı gerek haremlik-selâmlık girişi olan kermeslerle, gerekse ulusal TV’lerin Akçaabat’taki arkasındaki sır perdesi bir türlü aralanamamış ölümler ve bunun akabinde aile mes’elelerinin ortaya dökülmesiyle kötülenmişti. Bugün de bu örneklerin benzerini yaşıyoruz. Yine Akçaabat’ta bir tepki koyan yok, gazeteciler hâricinde! Bu konuyu ilk günden beri benimle tâkip eden sitenin editörü Derviş Altuntaş da bu konuyu gündeme taşıyarak, “Akçaabat'ın basın yoluyla  Kur'an-ı Kerim okunmasından rahatsızlık duyan bir ilçe görüntüsü verilmesinden rahatsızlık duyduğumuzdan bu tartışmayı siz okuyucularımızın değerlendirmesine sunuyoruz.” ifadelerini kullandı. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum